phishing

Uysal ve Akşener görüştü

Uysal ve Akşener görüştü

Uysal ve Akşener görüştü
06 Mayıs 2018 - 17:16

Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, Genel Merkez’deki makamında ağırladığı İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener ve heyeti ile görüştü.

Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener ile görüşmesinin ardından açıklamalarda bulundu

“Demokrat Parti olarak, yetkili kurullarımızda, partili arkadaşlarımızla yaptığımız istişarelerin sonucunda ve demokrasiye inanmış partililerimizin taleplerini nazara alarak, İyi Parti’nin çok kıymetli Sayın Genel Başkanı Meral Akşener’in cumhurbaşkanlığı adaylığını milletimize ve devletimize hayırlı olması, iyi olması temennisi ile destekleme kararı almış bulunuyoruz”

Uysal ve Akşener, bir saat süren görüşmenin ardından ortak bir basın açıklaması yaptılar.

İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in cumhurbaşkanlığı adaylığını desteklediklerini ifade eden Demokrat Parti Genel başkanı Gültekin Uysal, şöyle konuştu:

“Sayın Meral Akşener’in cumhurbaşkanlığı adaylığını destekleme kararı aldık”

Sayın Genel Başkanım, çok değerli dava arkadaşlarım, kıymetli misafirler ve değerli basın mensupları, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

“Hür seçimlerin mimarı” Demokrat Parti olarak 24 Haziran seçimlerini, hâkimiyetin yeniden millette tecelli edeceği bir dönüm noktası olarak görüyoruz.

Bu vesile ile inandığımız demokratik değerler, adalete olan inancımız, milletimize karşı sahip olduğumuz sorumluluk ve cumhuriyetin kurucu ilkelerine bağlılığımız gereği, 24 Haziran’ın, Türkiye’de en temel sorunlardan başlayarak topyekûn bir demokratik dönüşümün başlangıcı olduğunu düşünüyor, tarihe bir not düşmek kaygısıyla da beyan ediyoruz;

Demokrat Parti olarak, yetkili kurullarımızda, partili arkadaşlarımızla yaptığımız istişarelerin sonucunda ve demokrasiye inanmış partililerimizin taleplerini nazara alarak, İyi Parti’nin çok kıymetli Sayın Genel Başkanı Meral Akşener’in cumhurbaşkanlığı adaylığını milletimize ve devletimize hayırlı olması, iyi olması temennisi ile destekleme kararı almış bulunuyoruz.

Ayrıca dün gerçekleştirdiğimiz Genel İdare Kurulu toplantımızda, genel seçimlerde İyi Parti, Cumhuriyet Halk Partisi ve Saadet Partisi ile ittifak halinde ve seçimlere ittifak dahilinde İyi Parti ile birlikte girme kararı vermiş bulunuyoruz.

Sayın Akşener ile bağımız sadece tarihsel bir bağ değildir. Sayın cumhurbaşkanı adayımız ile bağımızı, kendilerinin de sıklıkla bahsettiği gibi yalnız kendilerinin geçmişte bu çatı altında siyaset yapmış olması ile açıklamak eksik olacaktır. Sayın Cumhurbaşkanı adayımız ile bağımız; demokrasiye, adalete ve milletimize olan inancımız, “herkes için adalet, herkes için demokrasi, herkes için zenginlik” anlayışımızdır.

 

 

 

“Akşener ile Cumhurbaşkanlığı makamı; tarafsızlıkla, yalnız milletin menfaatine hareket edecek, cumhur sözde değil özde temsil edilecektir”

Sayın Akşener’in cumhurbaşkanı seçilmesi ile inanıyoruz ki 72 yıllık bu gelenek, rahmetli Cumhurbaşkanımız, kurucumuz Celal Bayar’ın şahsında, Turgut Özal’ın şahsında, Süleyman Demirel’in şahsında olduğu gibi bir kez daha ilkeleri ile inancı ile cumhurbaşkanlığı makamında temsil edilecektir.

İnanıyoruz ki Sayın Akşener ile Cumhurbaşkanlığı makamı; tarafsızlıkla, yalnız milletin menfaatine hareket edecek, cumhur sözde değil özde temsil edilecektir.

Ülkemizin son 16 yılında, tek bir partinin iktidarı, bir tek kişinin şahsında yeniden kodlanmış, iktidarına evrilmiş, ülkenin bekası, hükümet edenlerin bekaları ile bir tutulmuş, iktidar mücadelesi millet ve vatan mücadelesinin önüne geçmiştir.

Bilinmelidir ki “Milletsiz taht, bir parça kadifeyle örtülmüş dört tahta parçasından başka bir şey değildir.”

“Bu ittifakın tek hesabı milletimizin kazancı,

demokrasinin ve adaletin kazanımıdır”

Mevcut iklimde ülkemiz, iktidarın gücünü muhafaza etmek için attığı yanlış adımların, aldanmışlıkların ve hatalı tercihlerin sıkıntısını çekmekte, eğitimden sağlığa, ekonomiden dış politikaya kadar her alanda eşitliksiz, adaletsiz ve ilkelerden uzak tercihler, Türkiye Cumhuriyeti’nin gelecek tasavvurunu, milletin huzur ve mutluluğunu olumsuz yönde etkilemektedir.

Bizlerin şiar edindiği milletimizin tarihi yürüyüşü, iktidarın mevcut yönetim anlayışı ve şahsi kaygılarla hükümet edenlerin mevcut ve muhtemel politikaları ile mümkün olmamıştır ve olamayacaktır.

Büyüyen ve gelişen bir Türkiye idealinin gerçekleşmesi, adalet, hoşgörü ve dayanışma temelinde, milletin tüm paydaşlarının uyum ve birliği sağlanarak mümkün olacaktır.

“Bilinmesi gerekir ki bu ittifakın oluşmasında asli irade milletimizindir”

Adı “cumhur” olan ancak cumhurun, yani halkın büyük bir bölümünün iradesine, bu milli birlikteliğe hakarete varacak şekilde saldıranlar bilmelidir ki, bu birliktelik, bu ittifak ne baraj hesabı, ne oy hesabı ne de şahsi kaygılarla oluşmuştur. Bu ittifakın tek hesabı milletimizin kazancı, demokrasinin ve adaletin kazanımıdır. Bu ittifak, “yeniden söz milletin” demek için, milletimizin tüm paydaşlarının temsil edilmesini sağlamak için, temsilde adaleti bir nebze olsun sağlayabilmek için teşekkül etmiştir.

Bu ittifak, cumhuriyetin kurucu değer ve ilkelerini canlandırmak, ülkemizi demokrasi ve adaletle buluşturmak, milletimizin refahını arttırmak ve milletimize iyi bir gelecek inşa etmek için teşekkül etti. Bilinmesi gerekir ki bu ittifakın oluşmasında asli irade milletimizindir. Bizler milletimizin talepleri ve memleketimizin ihtiyaçlarını bu ittifaka imza atarak dillendirmiş bulunuyoruz.

 

 

 

İttifakı yalnız kendilerine hak görüyorlar

Milletin İttifakı için, bu ittifakın tekamül ettiği yeri görerek ve kaygıyla hakarete varan açıklamalar yapan iktidar ve ortakları, ittifakı yalnız kendileri için bir hak görmektedir.

Baskılara ve zulme karşı kol kola girmek, kenetlenmek bu toprakların hamurunda vardır.

Demokrasi, farklı anlayışlara adaletle ve eşitlikle yaklaşmaktır. Bu milli ittifakın da temel gayesi; yalnız kendinden olana söz hakkı tanıyan bir anlayışa karşı farklılıkların ne büyük bir değer olduğunu, Türkiye’nin hamurunun bu farklılıklar ile yoğrulduğunu, bu farklılıkların tekamül ettiği gücü göstermektir.

24 Haziran “besmele taşı” olacaktır

İktidarın, seçim açıklamalarında ikrar ettiği gibi Türkiye yönetilemez hale gelmiştir.

İktidarın 15 yıllık kayırmaları milletin kaygısı haline gelmiş, atılan yanlış adımlarla ülkemiz siyasal ve toplumsal olarak bir deprem yaşamış ve artçılarla beraber yıkıma uğramaya başlamıştır.

İnsanımız umudunu diri tutmalı ve her şeyin bir gün değişebileceğini, değişim için ise 24 Haziran’ın “besmele taşı” olacağını bilmelidir.

“Sayın Meral Akşener’in cumhurbaşkanlığı adaylığının, hayırlı olmasını diliyorum”

 Bu vesileyle bugün burada ağırlamaktan onur duyduğumuz İyi Parti Genel Başkanı Sayın Meral Akşener’in cumhurbaşkanlığı adaylığının, tekrar hayırlı olmasını milletin önünde diliyorum. İnşallah burada büyük bir mücadele gücüyle bugüne gelinmiş olmayı çok değerli buluyorum ve bu noktada da kudret kapasitemizin eriştiği ölçekte Demokrat Partililer olarak sırtımızı dayadığımız bu büyük geçmişin bize verdiği kuvvetle ama yarınlara uzanan kollarımızla beraber bu mücadelede karınca kararınca destek olmak istiyoruz. İnşallah bu birlikteliğimiz hayrı aradığımız bu günde hayırlara vesile olacaktır, milletimizin yolunu açacaktır.”

 

İyi Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Adayı Meral Akşener ise yaptığı açıklamada şunları ifade etti:

“Yanında durduğumuz, taraf olduğumuz yer bu milletin ta kendisidir”

“Biraz evvel Sayın Genel Başkanıma dedim ki; buraya ikinci defa geliyorum, binayı çok iyi bilmiyorum ama binanın çatısı altında olan herkesi çok eskiden beri tanıyorum.

Burada, karşınızda cumhurbaşkanı adayı olarak çıkmama vesile olan, siyasi hayatımda çok büyük emeği, etkisi olan pek çok ağabeyim, kardeşim aramızda. Onların da üzerinde emeği olan Sayın Genel Başkanımın saydığı değerli, rahmetli, şükran duyduğumuz Demokrat Parti geleneğinin yapı taşlarının yanında kişisel olarak ve hepinizin çok değer verdiği rahmetli Alparslan Türkeş’i de anmak istiyorum. Allah onların mekanlarını cennet etsin.

 

 

Bugün içinde bulunduğumuz şartları, hazırlayan biz değiliz. Türkiye’de önce partili başkanlık sistemini öneren biz değiliz. Bunu referanduma götüren biz değiliz. Referandumdan sonra nasıl olduğu belli olamayan bir sonuçla karşılaşmasının müsebbibi biz değiliz. Bugün erken seçim kararıyla kendileri tarafından alınan bu baskın seçim kararının müsebbibi biz değiliz. Ama biz bir şeyin tarafıyız ve bir şeyin karşısındayız. Taraf olduğumuz yer; Sayın Uysal’ın söylediği gibi demokrasidir, şerhsiz, şüphesiz amasız ancaksız adaletin, demokrasinin ve hukukun üstünlüğüdür, bireysel özgürlükler ve bireylerin hakları, hukuklarıdır. Yanında durduğumuz, taraf olduğumuz yer bu milletin ta kendisidir. Bu milleti bendensin onlardansın diye bölen bir zihniyetin de karşısında durduğumuzu ifade etmek isterim.

 

 “Biz iki kardeş partiyiz. Beni en iyi onlar anladılar”

Bugün Demokrat Parti Genel Başkanı Sayın Gültekin Uysal ve arkadaşlarının verdiği bu karardan dolayı karşınızdayım. Kendilerine müteşekkirim. Kendilerine en kalbi teşekkürlerimizi sunmak istiyorum. 

Türkiye’de her şey yolunda gidiyor olsaydı bugün bu salonda seçime gidilirken bir başka şeyi konuşuyor olabilirdik.

Biz iki kardeş partiyiz. İyi Parti’yi kurmadan evvel referandumun hemen sonrasından itibaren herkese açıkça söylediğim bir beyan var o da Demokrat Parti ile yan yana yol yürümek, birlikte yol yürümek ve mümkünse Saadet Partisi ile de bir işbirliği içinde bulunmak. Açıklık, şeffaflık, dürüstlük kazanmak zorunda, yani iyiler kazanmak zorunda. Onun için bu yolda devam ettik. Bu yolda giderken Sayın Gültekin Uysal’ın şahsında Demokrat Parti’nin tüm yöneticilerine ve üyelerine teşekkür etmek isterim. Beni en iyi onlar anladı.

24 Haziran’da hızlı, baskın bir seçim var. Bu seçimi biz getirmedik ama itiraz da etmedik. Onlar “seçime gidiyoruz” dediler biz de “hodri meydan buyurun gidelim” dedik.

“Onlar kurarken iyi, güzel, biz kurarken yanlış! Öyle bir şey olamaz”

Cumhur ittifakı diye bir kavramı kendileri ortaya koydular, ittifak yasasını kendileri çıkardılar ve sonuç itibariyle yani bu tür ittifakların olmasını kendileri oluşturdular. Onlar ittifakı kurdu ve o gün Türkiye’de CHP’nin, bizim (DP-İyi Parti) ve Saadet Partisi’nin o arkadaşların ne kadar sinirini, asabını bozduğu ortaya çıktı. Onlar kurarken iyi, güzel, biz kurarken yanlış! Öyle bir şey olamaz.

Önce, parti kurdurulamaz denildi, bu parti kuruldu. Sonra seçime girilmemesi için elden gelen gayret gösterildi. CHP Genel Başkanı büyük bir nezaket, iyi niyet göstererek 15 milletvekili arkadaşı ile seçime girebilmemiz için grup kurmamıza vesile oldular. Kendilerine bir kez daha teşekkür ediyorum. Sonra YSK’nın aldığı bir karar oldu. Bu grup kurma kararı gerçekleştikten sonra hem grubumuz olduğu için hem de teşkilatlanmayı tamamladığımız için iki gerekçeyle seçime girme hakkını YSK bize sağladı.

“Demokrasi kahramanı arkadaşlarımızın demokrasi tavrını zedelememek için ve milletime söz verdiğim için 100 bin imza ile adayım”

 

 

 

Şimdi ahlaki ölçüler içinde ve şeffaflık, dürüstlük çerçevesi içinde ben CHP’den gelen demokrasi kahramanı bu arkadaşlarımızın grup olduğumuz için grup olarak şahsımı aday gösterme imkanları varken, bu arkadaşlarımızın bu demokrasi tavırlarını zedelememek açısından, grubumuz olmadan önce milletime söz verdiğim için 100 bin imza ile kolaya kaçmadan aday olmayı tercih ettik. Bunun çok anlamlı ve çok güzel aynı zamanda zorlu bir süreç olduğunu biliyorum. Neyle karşı karşıya olduğumuzu da biliyorum.

Şimdi bugün saray ortaklığının, çıkar ittifakının küçük ortağı sanıyorum fındık fıstık yemeyi bir kenara koyarak dizi izlemeye bir ara vererek bana ve Sayın Temel Karamollaoğlu’na onu da itham ederek imza verecek kişilerin FETÖcü olup olmadıklarının anlaşılması için bir konu ortaya attı.

Buradan Türkiye’nin savcılarına, hakimlerine, AKP’nin Genel Başkanına ve Başbakana İçişleri Bakanına, Adalet Bakanına seslenmek istiyorum; eğer 15 Temmuz’dan sonra FETÖ mücadelesini sulandırmadıysanız, FETÖ mücadelesine herkes destek verdi, bu mücadelede yanınızda oldu, siz sulandırmadıysanız bizzat bizim gözlemlerimiz ve bizzat kendi milletvekilinizin söylediği gibi zenginlerin kaçtığı, çaycının çorbacının hapis yattığı gayretullaha dokunan pek çok eylem bulunduğu bir FETÖ mücadelesini kazanamazsınız.

Bugün küçük ortağın dediği konuyu ciddiye alarak imza vermeye karar veren kardeşlerimizi korkutmaya yönelik yapılan bu söylemi ciddiye alarak sayın bu seslendiğim muhteremlere, Sayın Bahçeli'nin, genel başkan yardımcılarının, 17-25 Aralık'tan sonra 2015 seçimlerinde, Bugün televizyonunun önünde, Samanyolu televizyonunun önünde, Bugün gazetesinin önünde polisle dövüş yaptığını, kavga ettiğini hem o günün medya şartlarında tespit edilmiştir hem de tüm Türkiye görmüştür.

“Bahçeli'nin FETÖ ilgisi tespit edilmiş midir?”

17-25 Aralık'ı Sayın Erdoğan bir milad olarak kabul ettiğine göre 17-25 Aralık'tan sonra yapılan bu göğüs göğüse şecaat arz eden bu mücadelenin içinde yer alan bu genel başkan yardımcılarının FETÖ ile ilgilileri tespit edilmiş midir? Edildiyse bu konuda ne yapılmıştır? Ve Sayın Bahçeli'nin talimatı ile yapıldıysa ki siyasi partilerde öyledir, Sayın Bahçeli'nin FETÖ ilgisi tespit edilmiş midir? Üzerinde bir inceleme yapılmış mıdır?

Soru 2, Sayın Bahçeli'nin 17-25 Aralık'tan sonra '17-25 Erdoğan' lakabını Sayın Erdoğan'a takma girişimleri acaba FETÖ terör örgütünün lideri Fethullah Gülen tarafından verilmiş bir talimat mıdır?

 

 “17-25 Aralık kumpas mıdır, yolsuzluk mu?”

Soru 3; Sayın Bahçeli'nin 17-25 Aralık konusuyla ilgili odasında bulunan meşhur saatinin rakamları değişmiş midir değişmemiş midir ve Sayın Bahçeli açısından 17-25 Aralık Sayın Erdoğan'a yapılmış bir kumpas mıdır yoksa gerçekten bir yolsuzluk operasyonu mudur?

Milletimizi korkutmaya çalışan, arkadan dolanan, mertlikten, erkeklikten, adamlıktan uzak bu tür söylemlere pabuç bırakmayacağımızı, şahsen bırakmayacağımı bizzat Sayın Erdoğan çok iyi bilir.

 

 

 

“Eylemsiz doçent, yancılık yapmaya devam etsin”

Dolayısıyla burada huzurunuzda yaptığım çağrının gereğinin yapılmasını sizler aracılığıyla talep ediyorum. Ve eylemsiz doçent diye tabir ettiğim Sayın Bahçeli'yi, dizilerini seyretmeye, bedavadan milletvekili seçtirmeye, Sayın Erdoğan'ın çalışıp kendisinin yan gelip yatmaya devam etmesini öneriyorum. Bilmediği, anlamadığını işlerde konuşmamasını kendisine bir öneri olarak buradan huzurunuzda iletiyorum. Eylemsiz doçent yancılık yapmaya devam etsin, bilmediği işlere karışmasın.”

YORUMLAR

  • 0 Yorum