phishing

Subliminal (Bilinçaltı) Mesajlar raporu yayınlandı

Subliminal (Bilinçaltı) Mesajlar raporu yayınlandı

Subliminal (Bilinçaltı) Mesajlar raporu yayınlandı
27 Mart 2018 - 18:31

     

BİLKA Başkanı Av. Alev Sezen Subliminal (Bilinçaltı) mesajlarla ilgili yazılı bir açıklama yaptı.Sezer;”

 

Tarihten günümüze kadar insanoğlu gerek tabiata gerekse diğer insanlara hükmetmek, onları emri altına almak istemiştir. Bu istek çoğu zaman aşırı ölçülerde kendisini göstermiş ve tarihte birçok misalde olduğu gibi zulüm, vahşet ve soykırım boyutlarına da ulaşmıştır. Bu isteğini dizginleyemeyen, hırslarına yenilen kişiler bu arzularını gerçekleştirebilmek için çeşitli yollar aramış, metodlar geliştirmişlerdir. Bu zulüm ve vahşetlere karşı peygamberler adil ve doğru olan hak ölçülerini tebliğ etmiş, insanların huzur ve sükûn içerisinde yaşamaları için gayret göstermişlerdir. Peygamberlerin insanoğlunun bu dinmeyen arzularına gem vurulması, törpülenmesi yönünde getirdikleri en önemli araç ahlak merkezli sistemler olmuştur. Nihayetinde din güzel ahlaktır.

 

 

İlim ahlak ile birlikte insanlığın hayrına sonuçlar vermektedir. Ahlaksız ellerde ilim bir silah gibi kullanılarak insanlığın felaketine yol açmaktadır. Ahlaksız, sapkın zihniyet sadece fen ilimlerini değil sosyal ilimleri de aynı amaçla kullanmaktadır. Melun mihraklar aslında ilimle sadece bu amaç için uğraşmaktadır. İlimde ulaşılan her sonucu kendi karanlık emellerine ulaşabilmek için bir silaha dönüştürmek istemektedirler. Psikolojide bilinçaltının önem ve derinliğinin anlaşılması, subliminal mesajların keşfedilmesi bu ellerde yeni ve korkunç bir silaha dönüştürülmüştür.

 

 

Günümüzde ticari pazarlamadan, seçim kampanyalarına, dil ve kültürle oynayarak üst bilinci bozmaya, etnik-dini-sosyal ayrılıkları körükleyerek anarşi/terör ve hatta savaşlar çıkartıp devletleri yıkmaya kadar akla gelebilen her konuda subliminal mesajlar verilmektedir.

 

 

Bu mesajlar her türlü iletişim aracı kullanılarak, bütün duyu organlarına hitap eden bilinçaltı telkinlerle verilmektedir. Bu iletimde tüm bilinçaltı teknikleri, beyin dalgaları, elektrik akımları, ses frekansları, renk, şekil, koku her şey kullanılmaktadır.

 

 

Subliminal mesajlar algı yönetimi, görülebilen mesajlar, duyulamayan sesler gibi çeşitli teknikler kullanılarak verilmektedir.

 

 

Algı yönetiminin özünde hile, aldatma ve yönlendirme vardır. Bilinçleri iğfal etmek nerede ise ülke işgal etmekten daha önemli hale gelmiştir.

 

 

Günümüzde insanın, kelimeler aracılığı ile değil, şekiller, simgeler ve onların çağrışımları ile düşündükleri anlaşılmıştır. Bilincin algılama aralığı dışında kalan mesajlar doğrudan bilinçaltına verilmektedir. Görülebilen mesajlar film, resim, şekil, renk, desen bir takım görüntüler yoluyla, duyulamayan ses mesajları da müzik, şarkı, herhangi bir ses yayını içine yerleştirilerek farklı bir frekansla doğrudan bilinçaltına gönderilmektedir.

 

 

Karar verme ya da eyleme geçme aşamasında, insanları bilinçaltındaki veriler yönlendirir. Bu veriler sürekli yapılan tekrarlarla bilinçaltına doldurulur. Bunlar daha sonra hiç düşünülmeden kendiliğinden bilinç üstüne çıkıp eyleme dönüşürler. Bilinçaltına yerleştirilen programları insanlar sanki kendi fikir ve düşünceleri imiş gibi benimseyip ona göre hareket ederler. Bunun içindir ki yayınlar bilim kurgu film ve romanlarındaki gibi insanların robotlara dönüştürülmesi ve programlanmaları amacıyla yapılır. Bir insana kırk kere deli dersen deli olur atasözü bir kısım medyanın şiarı gibidir. Her zaman topluma aykırı tutum ve davranışları, ahlaksızlıkları normalleştirip himaye etmesi, dini bayramlarımızda alttan alta sürekli soğuk, olumsuz bir hava estirmesi, bayramları özünden saptırıp sadece tatile indirgemesi, yılbaşı, sevgililer günü gibi yabancı unsurlara ise tam tersi olumlu ve sıcak bir yaklaşım sergilemesinin nedeni toplumu kendi amaçları doğrultusunda dönüştürme hedefine yöneliktir.

 

 

Aidiyet, sevme, takdir edilme, onaylanma, beğenilme, kendini önemli ve vazgeçilmez hissetme gibi duygular, insanların yönlendirilmesinde özellikle kullanılır. Kişiler üzerinde yapılmak istenen değişim, bu şekilde yapılır. Ayrıca insanlar, kendilerini rahat ve emniyette hissettikleri ortamlarda bulunmak isterler. Birlikler, organizasyonlar, sosyal ortamlar değişimin gerçekleşmesi ve kalıcı olması için kurulur. Bu şekilde korunduğunu düşünen, kendisini emniyette hisseden insanların özgüvenleri de artar. İnsanlar emniyet ortamını sağlayan kişi, loca, dernek, vakıf gibi kurumlara karşı yakınlık duyup, aidiyet hissederler. Kurtların kuzu postuna bürünerek insanlara aldatıcı bir şekilde yaklaşmasıyla hükümdar rolü oynatılan figüranlar zamanla bu sahte dünya içerisinde kendilerini başrolde ve gerçek hükümdar zannetmeye başlarlar. Böylelikle bilinçaltlarına yüklenen programa uygun olarak kendilerine çizilen hedef doğrultusunda hizmet ederler.

 

 

12 yaşının üstündeki insanlar için artık bilinçaltında değiştirilmesi zor bir referans defteri bulunur. Hangi uyarıcıyla karşılaşırsa karşılaşsın, hiç düşünmeden bu referansa ulaşır ve doğru olup olmadığını değerlendirmeden, o zamana kadar oluşan değerlerle hareket eder. Artık bireyin kişiliği, davranış kalıpları belirlenmiş; olumlu ya da olumsuz ama zor değiştirilebilir bir yapı ortaya çıkmıştır. 28 Şubat Darbesinde yasaklanan dini eğitim ve Kur’an Kurslarındaki 12 ve 15 yaş sınırı bu sebeple getirilmiştir.

 

 

Filmler, çizgi filmler hatta reklam filmleri ile ahlaksız davranışlar gençlere normalmiş gibi verilerek bilinçaltlarına bu şekilde kazınmaktadır. Böyle filmlerle öne çıkarılan cinsellik ve şiddet uyaranlarına fazlaca maruz kalan insanların ağır kişilik bozuklukları yaşadığı, taciz, tecavüz ve şiddet olaylarında büyük artış görüldüğü ilmen ispatlanmıştır. İyi ile kötüyü daha ayırt edemeyecek yaşta bu tür ifsad edici yayınların bombardımana tutulan çocukların kişilik gelişimi bozulmakta, ergenlik yaşı düşmekte, hamile kalma yaşı 13-14 yaşlara kadar inmektedir.

 

 

Şiddeti öğrenen çocuk akranlarına da aynısını yapmakta, ölüm olgusunu umursamaz olmaktadır. Bu şekilde katil hatta seri katiller üretilmektedir. Çağımızda insanlık tarihinde olmadığı kadar katliam ve soykırım olayları yaşanmaktadır. Silah sanayii, güvenlik mamulleri ve hizmetleri devasa bir sektör haline gelmiştir. Yerel ve uluslararası terör/mafya çeteleri ve savaşlarda düşünüldüğünde, sürekli genişleyen pazarla, ortaya silah tüccarlarının iştahını oldukça kabartan bir görüntü çıkmaktadır.

 

 

Ayrıca çocuklara yönelik film ve çizgi filmlerde satanizmi, masonluğu, derin masonluk olan illuminati'yi temsil eden görüntü ve simgeler çocukların ve gençlerin beyinlerine kazınmaktadır. Bu görüntü ve simgeler özellikle çizgi filmlerde çok yoğun bir şekilde kullanılmaktadır. Zaten subliminal mesajları en çok kullananlar da zihin kontrolü yoluyla, hükümetleri ve devletleri ele geçirip Yeni Dünya Düzeni'ni kurmaya çalışan 'illuminati'dir. Deccal ve Şeytana tapan illuminati özellikle gençlerin dinden uzaklaşmasını sağlamak için şarkılar, filmler ve resimler kullanmaktadır. Hatta öyle ki tüm dünyada kullanılan, FETÖ üyeliğinin önemli sembollerinden birisi olan, Amerika Birleşik Devletleri'nin 1 Dolarlık banknotu illuminati'nin kullandığı masonik sembollerle kaplıdır.

 

 

İnsanlık üzerinde egemenlik kurup, Yeni Dünya Düzenini gerçekleştirebilmek için her yolu mubah gören siyonistler amaçlarına giden yolda ahlaki, vicdani, adil, dürüst, temiz… olup olmadığına bakmaksızın her şeyi kullanmayı kendilerine bir hak olarak görmektedirler.

 

 

Toplum mühendisliği yapılarak bize bizim olmayan, insani olmayan bir hayat tarzı dayatılmaktadır. Aslında tüm dünya benzeri bir dayatmanın tehdidi altındadır. Sadece bizim toplumumuzu değil tüm insanlığı tehdit eden vahim bir mesele ile karşı karşıyayız.

 

 

 

Kavramlarla oynama metodu da kullanılarak Hak yoldaki algılarımız yıkılıp yerine batıl algılar oluşturulmak istenmektedir. Kitaplarını değiştirerek dinlerinde yaptıkları Protestanlığın aynısını sosyal-siyasi-kültürel-ekonomik… hayatın tüm cephelerinin kodları (DNAları) ile oynayarak tüm insanlığın farklılıktan kaynaklanan zenginliğini yok edip, aralarında hiçbir farkın olmadığı tek bir kültüre, hepsi aynı görüntüye sahip robotlara dönüştürülmesi hedeflenmiştir. Dünya gri, manasız, soğuk bir görüntüye büründürülerek tek bir boyuta indirgenmek istenmektedir. Geçmiş dönemlerde Hasan Sabbah’ın haşhaş kullanarak yaptığı uyuşturma işi günümüzde artık uyuşturucu maddelerin yanı sıra medya ve çağdaş bilimler de kullanılarak daha etkili ve daha geniş ölçekte yapılmaktadır. Tüm dünya Alamut Kalesi olmaya doğru gitmektedir.

 

 

Hükmetme saplantısı içerisine girenler, bir cinnet halinde canavara dönüşüyorlar. Hükmetmeyi hayatlarının amacı haline getirenler şairin “Ne kendi eyledi rahat, ne halka verdi huzur” mısraındaki gibi hem kendilerine hem tüm canlılara hayatı zindan ediyorlar.

 

 

Kötüye kullanıldığında soykırımlara kadar uzanan, tüm dünyada hayatı alt üst eden yıkıcı etkileri bulunan subliminal mesajların düzenlenmesi hayati bir önem taşımaktadır. Büyük mağduriyetler yaşadığımız, büyük bedeller ödediğimiz ve hala da ödemeye devam ettiğimiz, bu hain olgunun son kurbanlarından birisi olan güzel ülkemiz özel bir çalışma yürüterek, bu son derece sinsi ve derin saldırıların kökünü kurutacak etkili düzenlemeler yapmak zorundadır. Yapılacak düzenlemeler, tarihimizde olduğu gibi inanç ve değerlerimize bağlı olarak, dünyadan örnekler alınarak değil, dünyaya örnek olacak şekilde yapılmalıdır.

 

 

Etkili çözüm yolları geliştirip ihtiyaçlarımızı kendimiz üretinceye kadar, mecbur kalmadıkça, şerlerinden emin olmak için karanlık odakların her şeyinden uzak durmak, onları boykot etmek gerekmektedir.

 

 

Esas ve köklü çözüm ilme sahip çıkmakla olacaktır. İlim sonuçta bir araçtır. Hayra kullanıldığında hayırlı, şerre kullanıldığında şerli sonuçlar alınır. İlim ıslah için de ifsad için de kullanılabilir. Önemli olan bu aracı kullanan kişinin niyetidir. İlmin meşum ellerden alınıp emin ve ehil ellere geçmesi artık mecburiyetin de ötesinde bir zarurettir.

 

 

İlme sahip olmak için “Yaratan Rabbinin adıyla oku!” (Kur’an-ı Kerim Alak/1) ilahi emrini yerine getirmek mecburiyetindeyiz. İnsan sadece maddi bir varlık olan bedenden (cesetten) ibaret değildir, ruhu da vardır. Maneviyat olmadan insan eksik kalır. Belalardan kurtulup selamete ermek için, nefsimizi, ailemizi, milletimizi ve tüm insanlığı kurtarmak için, zulmü durdurup adalete ermek için cümle mahlûkatı yaratan Rabbimizin adıyla okumak mecburiyetindeyiz.

 

 

BİLKA bu raporuyla da her zamanki görev ve sorumluluk anlayışı içerisinde, bu son derece vahim olguya dikkat çekerek gereğinin yapılması kaydı ile yetkilileri ve tüm insanlığı uyarıyor. “dedi.

YORUMLAR

  • 0 Yorum