phishing

Prof.Ramazan Yelken Şarbon ve İthal Et'i yazdı ..

Prof.Ramazan Yelken Şarbon ve İthal Et'i yazdı ..

Prof.Ramazan Yelken Şarbon ve İthal Et'i yazdı ..
03 Eylül 2018 - 14:54

Tüm yaylalarımız, otlaklarımız boş duruyor. Biz doğa yürüyüşçüleri in cin top oynayan bu köyleri dağları yayları geziyoruz. Bir kaç hayvanın peşinde koşan son kendi işinin efendisi maceraperetlerden, emekli olup geri dönenlerden ve azda olsa teşviklerden yararlanarak tarımsal işletme kurmuş örgütlü üretici ve girişimcilerden başka kimseler yok. Biz devamlı buraları geziyoruz ve herşeyi görüyoruz. Bir de en önemlisi ve en ahlaksızı bu terkedenlerin içinde köy, kır, özgürlük bir ukde kaldığı için, zaman zaman bu köylülük depreşiyor ve kentteki aşağılanmadan kurtulmak, bir günlüğüne de olsa beylik dürtüleri kabardığı için bu sefer haftasonlarında “piknikçi” olarak terkettiği bu doğal güzelliğe geri dönüyor hayvanca bir iştahla tıkınıyor - yiyor demiyorum çünkü yemek yemek bir kültürdür- sonuçta bütün atıklarını ve dışkılarını da bırakarak, çevrenin içine edip, çaresiz gönüllü köleliğine geri dönüyor. Bu suçuda bir önceki piknikçilere ve orayı temizlemeyen iktidara atıyor. Herkes üç kuruşluk asgari ücretlere esir olan basit işler için onursuz bir hayat için şehirlerin varoşlarına göçtü. Üretmeyen fakat çok tüketen tembel bir toplum olduk. Etrafımızı çok sevdiğimiz, kölesi olduğumuz, iktidar yandaşlarının AVM leri sardı. Artık soframıza koyduğumuz başta et olmak üzere tarım ürünlerinin çoğunu ithal ediyoruz. Çünkü dışarda daha ucuz. Kalan üreticileri de aracı ve tefecilerin terörüne terkettik böylece cezalandırıyoruz. Çünkü aracı tefeci ve ithalatçılar her zaman ve her dönemde iktidara yakın ve yandaştır. Bu asla değişmez. Sonuç sonra dönüp hepimiz şikayet ediyoruz. Hepimiz her şeyi biliyoruz ve her konuda uzmanız çok konuşup ukalalıktan başka bir şey üretmiyoruz. Hepimiz politikleştik ve her şeyin suçlusu iktidarlar. Hepimiz bu konuda iktidarın suçları ile ilgili saatlerce nutuk atarız ve kendi iktidarımız geldiği zaman herşeyin değişeceğini söyleriz. Aslında buna kendimizde inanmayız. Fakat kendimizle ilgili bir özeleştiriye asla katlanmayız. Hepimiz çalışmadan üretmeden bedava bir hayatın peşindeyiz. Üretmediğimizden hak etmediğimizden emeğimizden fazla tüketiyoruz. Aklımızı başımıza almazsak Böyle yaşamaya devam edersek cezamızı çekeceğiz. İktidarı değiştirsek başka bir iktidar gelse böyle yaşamaya devam edecek ve iktidardan mevcut yaşamımızı daha iyi bir şekilde devam ettirmesini isteyeceğiz. Bunu yerine getirmezse onuda alaşağı edeceğiz. Az tüketmeye ve çok üretmeye asla razı olmayız. Aracı ve tefeci ile mücadele için birleşerek kooperetifleşerek üreten ve ürününü doğrudan pazarla -tüketici değil- kullanıcı ile buluşturan iyi örnekler var mı var. Bunu yapabilmenin başarabilmenin ortamı varmı var. Her sektörde bir çok başarı hikayesi var fakat biz onlara da inanmıyoruz ve arkasındaki emek, çaba, kararlılık, birliktelik, dayanışma gibi insani özellikleri düşünmekte istemiyoruz. Bunun olabileceğine, başka alternatiflerin varlığına inanırsak bahanemiz kalmaz ve kendimizle yüzleşmek zorunda kalırız. En iyisi suçu ötekine atmak. İktidarın yanlış politikaları ile ilgili hepimiz tonlarca laf ederiz de kendimize ve yaşam biçimimize asla toz kondurmayız. İktidarlar böyle bir toplumda kendi yandaşlarını kollayacaktır. Çalışmayı ter dökmeyi kararlılığı ve dürüstlüğü göze almamız lazım. Oda bizde yok. O zaman cezamızı çekmeye devam edeceğiz. Ömrümüz ideolojik hayaller peşinde bizi kendi düşlediğimiz cennete götürecek kendi iktidarımızı kurma kavgaları ile geçiyor. Bunun için birbirimizle çatışıyor ve her şeyi kırıp döküyoruz. Hiç bir iktidarın sihirli değneği olmadığını, problemin bizde olduğunu, iktidarlarında bizim bir parçamız olduğunu, anladığımız zaman iktidarların bariz yanlışlarıyla da mücadele edebileceğiz. Ben bir sosyoloğ olarak problemin gerçekte politik değil toplumsal olduğuna inanmaya devam edeceğim.

YORUMLAR

  • 0 Yorum