DİKKAT DAĞINIKLIĞINA DİKKATLİ(!) YAKLAŞIM


DİKKAT DAĞINIKLIĞINA DİKKATLİ(!) YAKLAŞIM

 

Bir önceki yazımın ışığında devam edecek olursak; çocuklarımızın çoğunda var olan sorun, dikkat bozukluğu değil, sadece dikkatsizlik ve ilgisizlik.

Dikkat ve odaklanma becerisinin kazanılması, doğduğu andan itibaren ona doğru model olmamız ve başladığı işi sabırla bitirme konusunda fırsat ve doğru eğitim vermemizle mümkündür.

Ancak; çocuğumuz okula başladığı halde dikkat etme becerisinde sıkıntı olduğunu gözlemliyorsak, nasıl bir yol izlememiz gerektiği çok önemlidir.

1.Adım; “Ölçmediğiniz şeyi geliştiremezsiniz.” Mantığından yola çıkarak, dikkatsizliğin nedenini ve düzeyini belirlemek gerekir. Her bireyin yapısı farklı olduğuna göre, dikkatsizlik düzeyi ve nedeninin aynı olabileceğini düşünmemiz koca bir yanılgıdır.

Dikkat ve öğrenme, her ne kadar beynin ön lobunda gerçekleşse de beyin ve beden bir bütün olduğu için birbirini negatif ya da pozitif olarak etkisi altına alır.

Bunun içindir ki; çocuğun dikkat düzeyini ve sıkıntının nedenini öğrenmede en doğru sonuç, bütünsel bir yaklaşımla elde edilir.

Dikkatini toplayamadığını düşündüğümüz bir çocuğun öncelikli olarak; fiziksel( görme, işitme)

***

Zihinsel ( normal ya da anormal zekâ ) ve duygusal bir sorun yaşamadığından emin olmalıyız.

30 yıllık bir öğretmenden dinlediğim hazin bir hikayeyi paylaşmak isterim.. 2. Sınıfa gelmiş bir kız çocuğu için, akademik olarak başarı gösteremeyince çevresi tarafından dikkati dağınık olabilir, zekâsı yeterli olmayabilir gibi yorumlar yapılmış. Eğitim ve bilinç seviyesi çokta iyi olmayan bu aile, okul ve öğretmen değişimi yaparak çözüm bulmaya çalışmış. Yeni öğretmeni, çocuğu  biraz gözlemledikten sonra, kulak ve gözlerini muayene ettirmelerini istemiş. Sonuçta; çocuğun kulaklarında işitme kaybı olduğu ortaya çıkmış.

Ya da duygusal bir nedenle dikkat kaybı yaşayabilir..

Analizini yaptığım birçok çocuk ve gencin, akademik özgüveni zarar gördüğü için dikkat kaybı yaşadığına defalarca şahit oldum.

Fiziksel ve duygusal değerlendirmeyle birlikte, genellikle önemsenmeyen ve atlanan diğer konu da motor ve hareket becerisini analiz etmektir.

***

1982 yılında İsveçli çocuk psikiyatristi Christopher  Gilleberg, 6 yaşındaki 3 bin 448 çocuğu, motor, algı ve dikkat eksiklikleri yönünden taradı ve uzun çalışmalar yaptı. Onun verileri gösterdi ki; dikkat, algı ve okul başarısızlığı gösteren çocukların çoğunda motor beceri eksikliği vardı. Doksanlı yıllarda İngiltere ve ABD’ de dikkat sorunu yaşayan orta ve üst sosyo-ekonomik sınıfa ait çocuklarda yapılan araştırma da bunu destekler nitelikteydi.

Sonuç olarak, dikkat eksikliği, hiperaktivite, okul başarısızlığı, özgüven eksikliği, içe kapanıklık ve disleksi gibi özel öğrenme güçlüğü yaşadığı düşünülen çocuklarda sorgulama ve araştırma, mutlaka bütünsel bir yaklaşımla olmalıdır.

Değerlendirmelerde, motor becerilerindeki yetersizliğin dikkat, algı ve öğrenme sorunlarına yol açabileceği unutulmamalıdır.

***

Peki, henüz önemi kavranmamış olmakla birlikte zamanımızda, motor gelişimi yetersizliğine bağlı ortaya çıkan dikkat problemleri neden bu kadar yaygın?

İlk çağlarda yani; avcı toplayıcı dönemde bireyler, avlanmak ve savunmak için bedensel bir mücadele içinde olduklarından denge, duyum, koordinasyon, esneklik ve dayanıklılık gibi motor becerileri yeterince gelişmişti. Bizlerin döneminde ise sokakta çok fazla oynadığımızdan şanslıydık. Ancak şimdiki çocuklar evde, kreşte ve okullarda hareketleri kısıtlanmış vaziyette uzun saatler geçirmek zorunda kaldıkları için, motor becerileri yeterince gelişememekte. Dolayısıyla zihinsel bir sorun yaşamadıkları halde dikkat, algı ve öğrenme konusunda yeterli performans gösteremeyen ve yakın çevreleri tarafından, yaramaz, hiperaktif ve dikkati dağınık diye etiketlenen çocukların sayısı hızla artmaktadır.

***

Bir diğer önemli konu da çocukların pc, tablet ve televizyon karşısında pasivize olma sürelerinin çok uzun olması. Maalesef bu ekranlar çocukların zekâ, dil ve motor gelişimlerini hızla geriletmektedir. Bir dönem zekâ ve dikkat geliştirdiği iddiasıyla piyasaya sürülen bilgisayar oyunlarının, yapılan araştırmalar sonucu bilakis zekâ geriliğine neden olduğu için toplatıldığını biliyoruz.

Sevgili anne ve babalar! Çocukların en temel hakkı, oyun ve harekettir. Bunlardan mahrum bırakmak, onlara saygısızlıktır. Unutmayalım ki, beynin dikkat ve öğrenmeden sorumlu ön lobunu besleyen en önemli şey, dopamin (mutluluk) hormonudur. Bu da en fazla hareket esnasında salgılanır.

Ne demiş Atatürk!

Sağlam kafa, sağlam vücutta bulunur!

Sağlıcakla…